30.03.2010

Hawarê Dicleye


dicleyim ben
diclenin sesi
tarihin bakışı, insanlığın yüreği
başlangıcım ben, doğumum, varoluşum
cennetin nehri, arasın kardeşi, zap ve fıratın
tevrat, incil, kuran
ademim ben, ibrahim, nuh
tufanım, cudi, herekol
beyaz bir güvercin, yeşil bir zeytin yaprağı,
diriliş, hayatın yeniden dirilişi
zaman, dün, bugün, yarın.
zaman akıyor, gidiyor, dünden bugüne.
gam, düş, hayal. zamanın suretleri, dem, devirle devranın.
yeşil, mavi, sarı. kırmızı kanın rengi.
zrengi, dün, bugün.
güçlü yumuşak, hüzünlü şen, yüksek alçak.
sesim ben, rüzgarın sesi.
karın ve yağmurun, toprak ve yıldırımın
akan altın sarısı yıldızlarla yatıyorum uykuya
sarı güneş ışıklarıyla uyanıyorum
maviyim gökyüzü gibi, dingin ve duygulu.
yeşilim bahar gibi, aşık, umutlu.
griyim ben taş gibi, gamlı, boynu bükük.
kırmızıyım toprak gibi, kırık yaralı.
kederim ben; ölüm, botan ahalisinin alnında yazılı.
mutluluğum ben; hayat, mezopotamya’nın toprağında doğan.
hüzünüm ben; hasret, ocağını terk edenlerin ardına düşen.
sevdayım ben; sevgi yıllardan, asırlardan, insan ve medeniyetlerden artakalan
gemiyim ben, sal, nuhun, kesonun
selahattin, ezizan, miro, cudiden ninovaya, babile, basraya doğru.
ülke ülke, halk halk, dil dil. Dem dem.
asker, kılıç, ok, kalkan.
at, davar, sürü
tütün, zeytin, ipek
insan, insan, insan

savaş, kavga, yangın, yıkım.
küskün, tedirgin, şaşkın, kuşkulu, yüreği kırık, yıkık, yitik, ölü
dicleyim ben, dilsizlerin dili, sessizlerin sesi


mehmed uzun
diclenin yakarışı

bodrum